Düşük Emisyonlu Katalizörler

Tüm kimya sektörünün uzun zamandır dilinde olan ama yaşadığımız gözle görülür son çevresel gelişmeler ile gerçeğe dönüştürülmesi ve günlük yaşamlara hızlıca yerleşmesi açısından yeniden trend olan düşük emisyon kavramı hiç olmadığı kadar önem arz etmeye başladı.

Bu bağlamda hemen hemen kimya sektörünün tamamında uçucu organik bileşiklerin ( VOC ) sistemler içindeki varlığının azaltılması çalışmaları daha yoğun bir gündem teşkil etmeye başladı. Şüphesiz, yakın gelecekte tamamen bu yöne yönelim olacaktır.

Poliüretan sanayine baktığımızda, katkı malzemeleri veya performans kimyasalları olarak adlandırabileceğimiz başta amin katalistler ( Amine catalysts ) olmak ile birlikte, alev geciktiriciler ve benzeri performans kimyasalları emisyondan sorumlu baş şüphelilerdir demek yanlış olmaz.

Düşük emisyon denilince ilk akla gelen sektör tabi ki otomotiv olmaktadır. Avrupa’da daha hızlı, Türkiye’de maalesef daha yavaş takip etmek ile beraber esnek sünger sanayi ( yataklık ve döşemelik sünger ) otomotivin başı çektiği düşük emisyon alanında hatırı sayılır yol kat etmektedir.

Otomotiv ve esnek sünger sanayi ile genel görünümü özetlemek, en doğru bakış açısı olacaktır.

Bu üretimlerde yoğunlukla kullanılan Bis-(2-dimethylaminoethyl)ether, TEDA ve bu ürünlerin türevleri olan katalizörler önemli derecede uçuculuğa sahip olduğu için emisyon değerlerinin yükselmesine neden olan katalizörlerdir. Diğer bir yandan da maliyet-performans kıyaslamasında çok verimli ürünler olduğu göz ardı edilemeyecek bir gerçektir.

Uçuculuğu daha az, sistem içinde kalıcılığı daha fazla olan ve aynı zamanda yukarıda belirtilen katalizörlere alternatif düşük emisyonlu katalistlerin çalışmaları üreticiler tarafından hızlı ve efektif şekilde her geçen gün ilerlemekte ve daha fazla üretimde kullanılır hale gelmektedir. Ayrıca Dünya genelinde düşük emisyon yasa ve kuralları da hayata geçmektedir.

Konvansiyonel ( standart ) katalistlerin avantajı şimdilik maliyet uygunluğu, etkili efektiflik iken, dezavantajları yüksek salınım değerleridir. Buna karşılık düşük emisyonlu katalistlerin avantajı emisyon değerlerinin düşük olması, dezavantajları ise yüksek maliyet, daha fazla dozajlama gereği ve yüzey kürlenmesi için başka bir katalistin yardımına ihtiyaç duymaları olarak sıralanabilir.

Bu açıdan bakınca düşük emisyon katalistlerin kat etmesi gereken çok yol olsa bile gelecek için vaz geçilmez bir yatırım zorunluluğu olarak düşünülmesi gerekmektedir.

 

 

Konvansiyonel katalistler ve çeşitli düşük emisyonlu katalistlerin salınım değerlerinin farklılıklarını özetleyen tablo şu şekildedir;

 

 

 

Düşük emisyonlu ürünler özelinde yapılan çalışmalar sadece esnek sünger sanayini elbette kapsamamaktadır. Bunun yanında sert köpük sanayinin önemli bir parçası olan sprey köpüklerinde özellikle kapalı alanlarda daha yaygın kullanımına başlanması ile birlikte düşük emisyonlu ürün yapma çalışmaları her geçen gün üreticiler tarafında daha fazla ilgi duyulan bir yöne doğru evrilmektedir.

Düşük emisyonlu katalistleri, yakın gelecekte tüm sistemler için daha fazla konuşacağımız ve eninde sonunda konvansiyonel katalistleri geçip temel katalistler haline geleceklerini öngörmek şimdiden mümkündür.



Bir cevap yazın